15 Şubat 2009 Pazar

Sınıf: Kapsayıcı Eğitim Açısından Bir Film Analizi

En son yazımda size izlediğim bir filmden bahsedeceğimi söylemiştim. "Entre Les Murs" (İspanyolca ve İngilizce'ye Sınıf olarak çevrilmiş) Paris'te çok kültürlü bir okuldaki bir sınıfta geçiyor. Öğretmenlerin öğrencilere olan yaklaşımları, tutumları ve ilişkileri üzerine düşündürücü örnekler sergiliyor bu film. Aşağıdaki linkten fragmanı izleyerek biraz fikir edinebilirsiniz.



Bu yazımdaki amacım filmi ne sinemadaki yeri açısından irdelemek ne de uzun uzadıya filmde olup biteni anlatmak. Filmi izlerken gözüme çarpan, aklıma takılan, kapsayıcı eğitimi destekleyen veya çatışan bir kaç örnek aktararak kapsayıcı eğitim uygulamaları hakkında biraz fikir verebileceğimi umuyorum.

Filmin başlangıcında okul çalışanları, yeniler ve eskiler tanışma toplantısında kendilerini tanıtıyorlar. Bu sahnede görüyoruz ki tanışma toplantısında sadece öğretmenler ve okul yönetimi yok. Okulun aşçısı da toplantıda. Kapsayıcı eğitimin başlangıç noktası tam bir işbirliği olduğu için okulda çalışan ve öğrencilerle herhangi bir şekilde teması bulunan herkesin eğitim sürecine dahil edilmesi. Öğretmeninden, müdürüne, hademesinden, kantin görevlisine kadar herkes birbirini çok iyi tanımalı, okul içindeki rollerini çok iyi benimsemeli ve kiminle hangi konuda nasıl paslaşacağını bilmeli.

Daha sonraki sahnede eski öğretmenler yeni gelen öğretmenlerle sınıf listesi üzerinden geçerlerken özellikle sorun teşkil eden çocukları vurguluyorlar. Bu sahne kapsayıcı eğitim açısından istenmedik bir tutumun çok güzel bir örneği. Öğrencileri geçmişteki sorunlu deneyimleri yüzünden etiketleyen öğretmenler olumsuz etiketlemeleri yeni gelen meslektaşlarına aktararak bir nevi öğrencilerin yeni akademik yıla tabiri caizse 1-0 yenik başlamalarına neden oluyorlar.

Film ağırlıklı olarak Fransızca (anadil) öğretmeninin sınıf içi uygulamalarını sergiliyor. Buradaki öğretmen figürü tam anlamıyla bir karmaşa içersinde. Öğrencilerine arkadaşca yaklaşma eğilimi içersinde uygulamalarında bir çok tutarsızlık sergiliyor. Bu tutarsızlıkların hepsini burada yazmamın imkanı yok. Filmi izleme fırsatınız olursa bunları analiz etmenizi tavsiye ederim. Yalnız en göze çarpan örneğine burada kısaca deyinmek istiyorum. Sınıf içinde kız öğrencilerden biriyle küfürlü bir tartışmaya girer. Aslında öğretmen burada doğrudan kız öğrenciye küfür etmez, sadece dolaylı benzetmeler kullanarak kız öğrencinin kötü kadınların yolunda ilerlediğini ima eder. Ancak öğrenci öğretmene karşı olumsuz bir tutum sergilediği için öğretmenin bir üstü olan müdür yardımcısına durumu şikayet eder. Müdür yardımcısı da bu şikayeti alınca öğretmenle görüşür. Bunun üzerine öğretmen kızar ve tenefüs sırasında öğrenciyi arkadaşlarının arasında bulur ve benimle ilgili bir şikayetin varsa önce bunu benimle halletmeye çalışmalıydın diyerek öğrenciyi azarlar ve olay daha da büyür. Burada öğretmenin en büyük hatası tenefüs sırasında öğrencinin seviyesine inerek onun alanında duruma müdahale etmeye çalışmasıdır. Unutmamak gerekir ki öğretmen okulda örnek modeli teşkil eder, her ne kadar öğrencilerine arkadaşca yaklaşma tutumunda da olsa unutmaması gerekir ki çatışma durumlarında kurmaya çalıştığı yakınlık onun aleyhine sonuçlanabilir. Dolayısıyla öğrencileriyle sınıfta arasına koyduğu mesafeyi okul içinde her türlü devam ettirmelidir (tabii burada mesafeden kastettiğim kesinlikle bir diktatörlük ya da mutlak geleneksel disiplin anlayışı değil).

Çok kültürlü sınıflarda dikkat edilmesi gereken başka bir konuda ders içeriğiyle ilgili örneklerin gerçek hayatla, sosyal ortamla bağlantılı olmasıdır. Mesela burdaki öğretmen figürü örnek verirken bir insan ismi olarak yanlış hatırlamıyorsam Bill ismini kullanıyor ve bu ismin kullanılmasına öğrenciler karşı çıkıyor. Neden hiç bir zaman afrikalı birinin isminin kullanılmadığını tartışıyorlar. Çok kültürlü sınıflarda ders işleyen öğretmenlerin kültürel farklılıkları dersler işleyişlerine de yansıtmaları kapsayıcı eğitimin şartlarından biridir.

Bir başka dikkat çekici sahne de öğrenci temsilcilerinin öğretmenler kurulunun yürüttüğü dönem sonu değerlendirme toplantılarına gözlemci olarak katılması. Bu toplantıda tüm öğretmenler ve okul yönetimi tek tek öğrenciler hakkında onların sınıf içi tutumlarıyla ilgili yorumlarını dile getirip dönem sonu davranış değerlendirmesi kısmına öğrenci ile ilgili ne yazılacağına karar veriyorlar. Öğrenci temsilcilerinin yorum yaparak değerlendirmeye katkı sağlama hakları yok, ancak onların değerlendirme sürecine katılarak bu süreci biraz şeffaflaştırmak amaçlanıyor. Öğretmenlerin öğrenciler hakkındaki değerlendirmelerini aktardığı sırada anlıyoruz ki öğretmenler geleneksel bir disiplin anlayışı-davranışçı bir yönelim sergiliyorlar. Filmin baş karakteri olan Fransızca öğretmeni de sınıftaki en sorunlu öğrenci hakkında değerlendirme yaparken öğrencinin yaşadığı sorunları onun kapasitesinin sınırlı olmasına bağlayarak yine kapsayıcı eğitim açısından kapsayıcı süreci sekteye uğratan bir anlayış sergiliyor. Kapsayıcılıkta her öğretmen öğrencileri ile ilgili yüksek beklentiler içinde olmalıdır. Öğrencinin yaşadığı öğrenme bariyerlerini nasıl kaldırabilirim e kafa yormalıdır. Bu öğrenci zaten bu kadar yapabilir diyerek, onu yaşadığı güçlüklerle yalnız bırakmamalıdır.

Bu filmde okul-aile arasındaki çarpık ilişkiye de değiniliyor. Veli görüşmelerine gelen anadili Fransızca olmayan ailelere çevirmenlik hizmeti okul tarafından sunulmuyor. Ya öğrencinin kendisi çevirmen görevi üstleniyor, ya da ailede iki dili de bilen biri. Bu sürecin ne kadar sağlıksız olduğunu özellikle filmdeki disiplin kurulu sahnesinde görebiliyoruz. Farklı anadili olan öğrencilerin aileleriyle sağlam bir iş birliği yapabilmek için iki tarafın da birbirini çok iyi anlaması ve beklentilerin ortak bir noktada buluşturulması gerekir. Bunun için de sadece bir dilden diğerine çeviri yapacak birinin varlığı yetmez. Kültürel arabulucular özellikle okulda sorun yaşayan çocukların okuldaki eğitimlerinin aile bağlamında da devam edebilmesi için iki ortamın da birbirlerini destekleyebilmesi için ortak bir dil-davranış-eğitim tutumu geliştirmede kilit bir role sahiplerdir.

Son olarak disiplin kurulunun gösterildiği sahneye değinerek geleneksel (davranışçı) yaklaşımın uzlaşmacılıktan ve çözüm bulmacılıktan ne kadar uzak olduğunu vurgulamak istiyorum.

Sorun yaşayan öğrencinin aile yaşantısı ile ilgili hiç bir bilgi edinilmez öğretmenler tarafından. Sadece okuldaki olumsuz davranışları üzerinde yoğunlaşılır. Nasıl cezalandırırsan daha olumlu davranış sergiler diye düşünülür. Oysa ki cezanın öğrencilere olumlu davranışın ne olduğunu öğretmediği hatırlanmaz. Disiplin kurulu da soruna çözüm üzetmek için değil, sorunu okuldan uzaklaştırmak için prosedür gereği toplanır. Oysa ki kapsayıcı eğitim kriz anlarını olumlu değerlendirip uzlaşmacı yaklaşarak öğrencinin lehine kararlar almayı destekler.


Kısacası kapsayıcı eğitim için zihniyet değişikliği şart. Bu film her ne kadar mikro düzeydeki olumsuzlukları güzel bir şekilde örneklemiş olsa da olayın makro düzeyi de mutlaka incelenmeli. Değişim tavandan mı başlamalı tabandan mı sorusunun cevabı da herhalde eğitim sisteminin yapısına göre değişir. Türkiye'de belki henüz filmdeki anlamıyla çok kültürlü eğitim açısından sorun yaşanmıyor, ancak bu demek değil ki yukarıda verilen örneklerin ülkemizle bağlamsal açıdan çok faklı.

Eğitimciler olarak unutmayalım ki bir çocuğu kaybetmek, onu kazanmaktan daha kolay.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder